Akın Aksu, Dünyadaki her 12 kişiden birinin turizmle ilgili olduğunu, ‘’Turist profilinin değişmekte olduğunu; bireysel ziyaretini organize eden, daha çok seyahat eden ama daha az konaklayan, bilişim teknolojilerini kullanan bir tüketici. Sosyal medya kullanımı çok yaygın. Sosyal medyada 700 milyar dakika 30 milyar içerik bir ay içinde. Avrupa’dan seyahat edeceklerin yarısı bilgi alma ve rezervasyon için akıllı telefonlara başvuracaklarını” dile getirdi.
2012 sonu itibariyle 31 milyon 900 bin kişinin ülkemize gelmiş olması nedeniyle 23.5 milyar dolar turizm geliri beklentisi olduğuna işaret eden Aksu, ‘’Rakiplerimizin stratejilerine baktığımızda gerçekten yeni bir dönemin eşiğinde miyiz diye soruyoruz. Ürün hizmet ve stratejilerimizde değişiklikler ve yeni pazarlar olacak mı? Yeni seyahat paketleri üzerinde konuşmalı mıyız? ‘’ diye konuştu.
TÜRSAB Genel Sekreteri Günnur Özalp, oturumda yaptığı konuşmada, “Antalya’nın gelişmesi Türkiye’nin gelişmesinden çok öndeydi. Otellerimizdeki kaliteyi şehirlerimize taşırsak kendimizi çağdaşlığa yakalayacağız, Artık turizm sadece bakanlığımızın, valimizin, belediye başkanımızın ya da birkaç sivil toplum örgütüne ait değil. İşimiz bütün olarak Ekonomi bakanlığı turizmi bir hizmet sektörü olarak kabul etti ve teşvikler veriyor. Kalkınma Bakanlığı’nın da destekleri var. Sağlık turizmi diye yeni bir olgu var. Artık sadece iş turist gelsin değil, bütünsel olarak bakılması gerekiyor. Ekonomiler daraldı ama seyahatler arttı, süreler kısaldı. Buna kendimizi uydurmamız gerekiyor. Antalya’nın doğu Akdeniz’de bir kruvaziyer kapısı olması gerekiyor. İstanbul, İzmir, Kuşadası ve Marmaris i geçmesi gerekiyor. Büyük kruvaziyer gemilerinin mutlaka Antalya durağı olması lazım. Antalya’yı yükseltecek budur. Gelen müşteri yeni müşteri olacaktır.’’
ALTİD Başkanı Gülçin GÜNER: Pratikle bilimi entegre etmenin önemine ve işgücünün önemine değindi:
“Bölgelerde biz maliyetlerimizi hem siyasi iradeyle, hem de sektörle bir araya gelerek konuşabiliriz. Öngörülen krizleri önceden görüp önlemler alabiliyoruz. Sektörde ağırlığını beş önemli merkez yüzde 75 oranında alırken bu oran şimdi yüzde kırklara düştü. Havayolu ulaşımının kolaylaşmasıyla yüzde kırklara çıktı. Antalya hala dinamik güç ve katalizör, İstanbul’da ve Anadolu’da yatırımlarda büyük gelişim var. Yabancı grupların yayılma politikaları, ana markalarıyla birlikte alt markaları da yatırım yapıyor. Yerli yatırımcımlar da sahildeki büyüme anlayışlarını şehir otelciliği ve butik konseptlere kaydığı, yerli grupların da kendi markalarını çeşitlendirmeye gittiklerini görüyoruz. Bu da sevindirici bir gelişme. Aile ve welness otelleri, yetişkinlere hitap eden oteller yerli zincir otellerde de alt markalar olarak gelişiyor. Termal turizm, kış sporlarından da yatırımlar mevcut. Alışveriş turizmi Avrupa ülkeleri, Çin’den gelenlerin üçte birinin alışverişe ayırdıklarını tespit etmiş. Gastronomi turizmi bizim de sıkıntılı bir süreçte geliştirmeye çalıştığımız Türk mutfağımız var. Dünya ve Avrupa bu konuda hızla ilerliyor. Shopping festLer Ortadoğu’da da da var. Sinema konusu Afrika ülkelerinde canlanma yaratıyor. Turist trafiği yaratıyor ve markalar gelmeye başlıyor. Asya ülkelerinde lüks tüketim eğilimlere orta sınıfın katılmasıyla özellikle otomotivcilerin bölgeye ilgisini arttırıyor. Buradan gelmek istediğim nokta şu. Lüks turizmin ve gelirin arttırılması için bu örneklere bakılması gerekiyor.
Tatildeki anılar tercihte belirleyici oluyor. Tatilci kim, ne zaman tatil yapıyor, onunla birlikte nasıl tatil yapabilirim araştırmasına giriyor. Paylaşım ağları da bu ilişkilerin geliştirilmesine aracılık ediyor. Engelli Turizmi, single turizm, yaşlılara yönelik turizm de gelişecek turizm çeşitleri. Emek yoğun sektör devam edecek mi? Turizm robotlarla olmaz, devam edecek. İnsansız turizm sektörü olmaz. Belki bazı bölümlerde akıllı sistemler kullanılabilir. Yatırımlarımız ve yatak arzımız artıyor. Seneye nereden personel bulacağız? İleriye yönelik turizmde personelin durumu ne olacak? Sektörle akademik çevreye bu anlamda çok önemli bir görev düşüyor. Yüzde üçü turizm eğitimi alıyor. Bunların da yüzde 72’si iki yıllık meslek yüksekokullarında eğitim görüyor. Pratikle bilimi birbirine entegre etmek lazım.”
Washington State Üniversitesi Prof. Dr. Doğan Gürsoy sunumunda “Yaşayarak Öğrenme turizmine değindi;
“Türkiye’ye gelen turistler denize girip güneşleniyorlar. Bodrum’a gidiyorlarsa gece hayatına katılıyorlar. Müze ve ören yeri ziyareti, alışveriş, Türk kültürünü öğrenmeye çalışıyorlar. Mass turizm kitle turizmi tercih ediliyor. Fakat hızlı büyüyen bir grup kültürü yöre halkıyla yaşayarak öğrenmek için araştırmalar yapıyorlar. Yöre halkının evinde kalmak ya da bed and breakfast tesisler, Dünya ortalamasında gelişme oranında yüzde 20. Tatil beldesin dışında yeni konseptler ortaya çıkarmak gerekiyor. Bu tür tatilciler genellikle aile olarak tatile çıkıyor.”
Kaynak:turizmgazetesi